AMERİKA NEYİ HEDEFLİYOR?

ABD seçimlerinde iki tarafın mücadelesi vardı.Birinci taraf genelde demokrat partiyi destekleyen ve dünya geleceğinin ve ekonomik sistemin teknoloji ve bilgi ile olacağını ve güç denkleminde bilgi gücünün ağır basacağını düşünenlerdi.İkincileri ise klasik güç denkleminde ısrar eden yanı petrol ve silah gücüne dayalı bir dünya hedefleyenlerdi.Bunlar cumhuriyetçileri desteklediler.Petrol ve silah lobisi iyi çalıştı ve içlerinde büyük petrol şirketlerinden gelme kadroların olduğu Bushlar kazandı.Tabi bu lobi kendi çıkarlarının sağlanması için stratejik hedefler koymalı idi.Bunlardan biride İrak savaşı.      

İrak savaşının Ortadoğu ,Orta Asya ve Uzak doğu petrol havzalarının kontrolü acısından hedeflenen bir oyunun belki de ikinci perdesi.İlk perde de Afganistan savaşı ile Orta Asya petrollerinin geçiş güzergahları kontrol altına alındı.ABD bir çok Türki cumhuriyette asker bulundurur oldu.Dikkatle olaylara bakarsak sonra ki hedefler arasında uzakdoğunu (Endonezya)  görürüz. Dünyadaki en büyük müslüman nüfusa  sahip olan ülkesi olması hasebiyle dizginlenmesi gerekiyor. 

Neden petrol?Amerika kendi hesaplarına göre ilerideki yıllarda petrol ihtiyacı artacak.Bunu kendi çıkardığı rezervlerden karşılaması çok zor.Ayrıca kendi rezervlerini kullanmak istemiyor.Petrol ve enerji kaynaklarına olan ihtiyacını herhangi bir nedenden dolayı rizke atmak istemiyor.Bu risk başta Arap ülkeleri ve Venezüella gibi petrole sahip ülkelerin ABD karşıtı güçlerle yönetilmesidir.Bunlar islami,milliyetçi yada solcu olabilir.Ama önemli olan emperyalizmin isteklerine koşulsuz ve tam teslimiyetçilikle boyun eğmesidir.Teslim olmayanlara karşı güç kullanmak yeni stratejidir. 

İrak savaşının petrol dışındaki belki ikincil hedefi dünya İslami hareketlerinin yok edilmesi yada sindirilmesidir.Çünkü dünyayı tehdit eden kapitalizm,emperyalizm ve siyonizme karşı tek alternatif İslamdir.İslami hareketler, müslümaların bilinçlenmesi ve solun bitmesi ile birlikte global manada muhalif tek hareket olarak kalmıştır. Dünyanın değişik bölgelerine yerleşen ABD askerleri bu ülkelerdeki islami gelişimleri kontrol altına almak istemektedirler.Yeni çıkartılan yasaları (!) ile dünyanın her yerinde suikast yapabileceklerini ifade eden ve yargısız infazlara özenen ,herkesi kaçırıp sorgulama yada yargılama yetkisini kendinde gören bir güçle karşı karşıyayız.Ortadoğu halklarının gittikçe artan ABD ve İsrail kini ve yerli işbirlikçilere olan öfkeleri Amerikayı korkutmaktadır. 

2. Dünya savaşından sonra bölgede kurulan İsrail devleti savaşın galipleri olan İngiltere ve ABD nın Ortadoğudaki bir savaş ve istihbarat üssü konumundadır.İntifada ile alevlenen İsrail karşıtı öfkelerin ve bazı ülkelerden gelen tehditlerin ( İran,İrak,Süriye ve G.Lüblan ) İsrailin varlığını tehdit eder hale gelmesi emperyalizm ve siyonizmin ortak bir strateji oluşturmasına neden olmuştur.Buda İsrail çevresinde yahudileri tehdit eden güçleri yok etmektir.İrak sindirildi, Süriye Golan Tepelerinin verilmesi vs. ile ikna edilmeye çalışılacak.İki tehdit kalıyor ciddi olarak.Biri İran. 

İran sonra ki hedef.İran dört neden dolayı hedeftir.Öncelikle ABD karşıtı bir söylemi dillendirir.İkincisi İslami bir yönetime sahiptir.Devrimle müslümanlara örnek olmuştur.Üçüncüsü İsraile açıkça tehdittir.Dördüncüsü hem petrol hem de doğalgaz kaynakları ile büyük bir rezerve sahiptir.İrana karşı saldırı olursa bu sınırlı ve İranın askeri ve ekonomik hedeflerinin imhası şeklinde olacaktır.İran saldırısına karşı Araplar sessiz kalacaklardır.Ancak İran ile ekonomik ilişkileri olan Avrupa devletleri daha yoğun bir tepki göstereceklerdir.Tabi ki TC nın İraka BM kararı (!) olmaksızın ABD yanında yada ona destek olarak katılması İrana ABD saldırısı karşısındaki tutumunu gösterecektir. ABD ye üslerini açan bir Türkiye İrak işgali ile Arapların nefretini alırken ,İrana karşı saldırı ile Şiilerin tepki ve nefretini alacaktır.Aslında tüm bu gelişmelerin sonucu olan şey ABD-İngiltere-İsrail şeytan üçgenin istediği şeydir.Oda Türkiyenin müslüman halklardan uzaklaşması ve bu şer ittifakanın ağına düşmesidir. 

Aynı şekilde Güney Lüblan İsrailin ciddiye aldığı bir güçtür.Gelecek günlerde bu gücün tasfiye edilmesi için Lüblan Hizbullahina karşı bir saldırının olma ihtimali yüksektir. Yine Süriye ve Lüblan hükümetlerine yoğun baskı yapılması, Ordadoğu haritalarının yeniden çizileceği ve yanı başlarında (İrakta) yüzbinlerde ABD askerinin olmasının da dolayı bir çok rejimi bu şeytan üçgeninin dümen suyuna girmeye zorlayacaktır. 

Tüm stratejik nedenlerden birini de AB faktörüdür.Şu an Almanya ve Fransa nın işbirliğine sahnede.Bu ikilinin AB ye yükledikleri misyon sırf ekonomik değil .Birlikle adını aldıktan sonra siyasi bir yöne de sahip olan AB ,kendi bünyesinde ordu kurarak da  askeri bir güce sahip olmayı hedeflemektedir.Tabii ki bu isteklere karşı ABD birlik bünyesindeki İngiltere ile karşı bir strateji uygulamaktadır. ABD,   tüm dünya enerji kaynaklarını kontrol ederek AB nın ekonomik gücünü sınırlamak istiyor. Aynı şekilde Birliğin genişlemesini destekleyerek ( Türkiyenin AB ye girmesini desteklediği gibi) hem ekonomik hem de siyasi olarak hantal olan bir yapı haline getirmek istemektedir.

Bizler müslümanlar olarak unutmamalıyız ki onları hesapları ,planları ,tuzakları olsa da  Rabbimizinde onlara karşı hesapları vardır.Gaybı bilen odur.Güce karşı adaletin ve tevhidi bir hayatın yeşermesini dilemektedir.Bunu yapacaklar ise başkaları değil bizleriz.Tarihin büyük bir kırılma noktasında şahitlik ederken üzerimize düşen görevi eksiksiz yapmalıyız.Gayret bizden Yardım Allahtan

M.S

29.01.2003