MÜCADELE ÇAĞRISI İrak sonrası neler olabileceğini düşünürken şu an İrakta savaşmak için oraya giden Müslüman Araplar aklıma geldi. Değişik nedenlerle orada bulunuyorlar. Bazıları “müminler ancak kardeştir” ve “bir saldırıya uğradıkların da birbirleri ile dayanışma içinde olurlar” ayetlerini kendilerine kılavuz edinip Bağdat yollarına düşenler. Diğerleri Arap milliyetçiliğini kendilerine dustur edinip İraklı Arapların esaretine karşı orda olanlar. Tabii emperyalist saldırı karşısında Ortadoğulu sol örgütlerde ABD işgaline karşı savaşmak için oradalar. Şiilerde aynı şekilde hem kendi kutsal beldelerini hem de kendi Şii Müslümanlar için İraktalar. Savaş başlamadan önce canlı kalkan olmak için dünyanın değişik ülkelerinden ,değişik dinlerinden ve renklerinden cesur ve duyarlı insanlar İraka geçti. Amaçları masum İraklıları ABD bombalarından korumaktı. Ellerinden geleni yaptılar. Ama katıl Amerikanın kana susamış gözleri daha fazla masum İraklının cesaretini görmek istiyordu. Bildiğimiz gibi bu güne kadar Afganistan’da , Bosna’da, Cecensitan’da , Keşmir’de ve dünyanın bir çok coğrafyasında işgallere ve zulme karşı direnen Müslümanlar oldu. Bunlar hem o bölgenin insanları hem de dünyanın dört bir yanından cihat için gelen Müslümanlardı. Bunun yine en son örneğini Amerikan saldırı karşısında Afganistan’da gördük. Türkiye’ den ,Ortadoğu’dan ,Avrupa’dan ve Amerika’dan savaşmak için Müslümanlar Afgan dağlarına gittiler.Kimileri şehit oldu. Kimileri konteynırlarda öldürülüp toplu mezarlara gömüldü. Kimileri Cenk Kalesinde üzerlerine tonlarca bomba atılarak katledildi. Bazıları da insan onurunun hiçe sayıldığı esaret kamplarında tutsak düştü. Şimdi İrakta bir savaş var. Haksız olduğuna tek Müslümanların değil tüm dünya halklarının onay verdiği bir işgal bu .İşgale karşı şu an gördüğümüz kadar yalnızca Araplar savaşıyor. Bizler İrakta savaşan Müslümanların bu güne kadar işkence gördükleri Baas rejimi yada Saddam için mücadele verdiklerini söylemiyoruz. Oradaki direniş İslam topraklarının kafir güçlere karşı savunulması ,masum ve mustazafların izzet ve onurlarının korunmasıdır. Hal böyle iken çekilen bu fotografta eksik bir şeyler var. Neden Türkiye’den , Afganistan’dan, Pakistan’da, Filipinler’den , Somali’den , Sudandan neden İngiltere’den ,Almanya’dan Müslümanlar yok. Bir haksızlığın olduğunu biliyoruz ama ne yazık kı kanıtsıyoruz. Türkiye’deki savaş karşıtı eylemliliğin belki de çıkmazı bu. Savaşa hayır demek yetmiyor. Yada tek Türkiye’nin savaşa katılmasına yada destek olmasına karşı olmak yetmiyor. Biz bunları yapsak ta on binlerce masum Bağdatlı katlediliyor. Savaşa karşı çıkmanın son kertesi gidip mazlumun yanında savaşmak olmalıdır. Eğer Türkiye’de savaşa karşı sağcı ve solcusu ve Müslümanı bir dayanışma sergiliyorsa bu dayanışmayı İraka taşımalıdır.Şu an savaş karşısında bir birliktelik oluşmuşsa bu oluşum içinde olanlar işgallere karşı direnen halkların yanında olmalı ve onların içlerine karışmalıdır. İşgalcilere karşı tek İraklılar değil diğer ülkelerden gelenlerde direnmeli ve kafirlere bir taşta onlar atmalıdır. Ben İrak için her şeyin bittiğini ve artık ABD hegomanyasına teslim olduğunu düşünmüyorum. Güney Lublan ve Filistin direnişinin onurlu insanları İrak halkı ile dayanışma içine girecekler ve direniş başlayacak Amerikan yayılmacılığı durmuyor. Sırada Süriye ve İran var. Şimdi bize düşen görev işgal karşıtlığını yalnızca Türkiye’de eylemler yaparak değil bizzat gidip İrak’ta ,Suriye’de ve İran’da işgalcilere karşı savaşmakla göstermeliyiz. Bosna için ,Afganistan için, Cecenistan için yoğun bir faaliyet gösteren ve mucahitlerin bu bölgelere gitmesine katkıda bulunup destekleyen ve cihatın farz olduğunu dillendirenlerin bu işgaller karşısında sessiz kalması bence oldukça düşündürücüdür. Savaş karşısında eylemsellik bazında bile ortaya sağlıklı bir şeyler koymayanlardan bu tür bir duyarlılığı kanalize etmelerini ve destek çıkmalarını beklemek hayalciliktir bunun farkındayım. Ama şunu unutmamalıyız ki , bir çok yazar ve düşünce adamının söylediği gibi artık Müslümanlar yerel bir savunma stratejisini terk edip global bazda mevziler edinmelidirler. Bağdatın savunulması aslında Filistin’in ve Cecenistan’ın savunulmasıdır, Kerbala’nın işgal edilmesi yarın Tahran’ın ,Şam’ın ve Ankara’nın işgal edilmesidir. Türkiyeli Müslümanlar bu zulme sessiz kaldıkları ve pratik olarak elleri ile bu zulme direnmedikleri zaman yarın İncirlik Üssüne gizlice kaçırılıp oradan Guantolama üssüne götürülen ve esir kamplarına konan Türkiyeli Müslümanlara rastlayacağımızı söylemek kehanet değildir. Amerikan yeni stratejisi budur ve hiçbir kural tanımamaktadır. Türk polisi tarafından yakalanan ve Amerikan ajanlarına teslim edilen Müslümanların haberlerine gazetelerde rastlayacağımız zamanlar yakındır. Amerika İrakta kalmamalı. Amerika aynı İsrail’in güney Lublan’dan kaçtığı gibi Bagdat’tan kaçmalıdır. Somali’den nasıl kovulmuşsa İraktan da zelil bir şekilde ayrılmalıdır. Dünyada eğer bu küresel işgale karşı çıkanlar varsa yapmaları gereken İrakta direnişe katılmaktır. Küresel zulmün sembolü Filistin olduğu kadar artık Bağdattır ,Kerbeladır, Neceftir. Bati Şeria’da İsrail tanklarına taş atan çocuklar ve Yahudi katillere direnen onurlu Filistinli gençler İrakli genç, çocuk, kadın , erkek herkese örnek olmalıdır. Şuan yapmamız gereken en önemli şey İrakta direnen Müslümanlara yardımcı olmaktır. Maddi ve manevi yardımcı olmak. Nasıl duamızla rabbimizden kafirlerin mustazafların başından gidermesini diliyorsak bunun için o kardeşlerimize maddi olarak ta yardımcı olmalıyız.Savaştan sonra direnişi bekleyenler gibi bende ,direniş için dua ve maddi olanaklarımızın aynı Bosna’da aynı Cecenistan’da olduğu gibi İraka akması gerektiğini düşünmekteyim. İrak işgali devam ediyor.Beklide belli bir süre sonra direnişe dönüşerek bitecek. Ama Amerikan emperyalist saldırganlığı devam edecek. Bundan sonra yapmamız gereken yarın Suriye yarın İran işgal edildiğinde direniş için o topraklara gitmeye kendimizi madden ve manen hazırlamaktır. Aynı İrakta olduğu gibi biz Suriye’de Hama’da Müslümanların katleden rejimi savunmayacağız. Bizleri kuşatan , zihinlerimizde bizleri bölen ulusal sınırların aşmış olacağız. Ümmetin yeniden inşası için sınırları tanımayıp ,ulusal işbirlikçi yönetimleri red ederek evrensel İslam kardeşliği ve dayanışması için var olma mücadelesi vereceğiz. Tarih kitaplarında zulme sessiz kalan ve elini kolunu bağlayan, kafasını kuma gömen Müslümanlar gibi olmayacağız. Kardeşimiz öldürülürken yalnızca “Hayır öldürme” yada “Ölümlere Hayır” demeyeceğiz bizzat katile elimizle engel olacaz ve katilleri mukaddes İslam topraklarından kovacağız. Suriye İsrail için hayatı önem taşımaktadır. Amerika İrakı belki öncelikli olarak petrol için vurdu ve işgal etti. Ama Suriye’nin vurulmasının öncelikli amacı İsrail’dir. Suriye’de direnmek Kudüs’te direnmektir.Gazze de direnmektir. Ceninde direnmektir. “Sizin şer bildiğiniz şeylerde hayır ,hayır bildiğiniz şeylerde şer olabilir” diyen bir dinin mensupları olarak Amerikan işgal güçlerinin İslam topraklarını istila edip, Müslümanların olanaklarına el koyup sömüren , halkları esaret içine alan bu yeni Haclı Seferleri Müslümanlar ve genelde tüm İslami Hareketler için birer fırsattır. Artık direnişin adresi belli olmuştur. Direnenler İslami Hareketlerdir. Bizlerde kendimizi yeniden gözden geçirmeli. Evrensel direnişte yerimizi ortaya koymalıyız. Beklide 1400 yıllık İslam tarihinin en önemli bir noktasında bulunuyoruz. Bu ana hakkıyla şahitlik etmeli ve üzerimize düşeni yerine getirmede ürkek korkak olmamalıyız. Artık bu işgaller birer namus meselesidir. Ekranlarda Müslümanların zelil bir şekilde esir alındığını görmek , Müslüman kadın ve kızların namuslarına el ve dil uzatıldığını görmek , kutsal beldelerde kafirleri görmek eğer bizlerde ,kalbimizde ve beynimizde bir şeyleri uyandırmıyor ve harekete geçirmiyorsa öncelikle imanımızı sorgulamalıyız. M.S Nisan 2003 |